On İki Öfkeli Adam filmi incelemesi

Kadıköy lisesi dergi kulübünde yirmi bir ekimde yayımlanmış on iki öfkeli adam filmi incelemesi...

FILM REVIEW

Yiğit Keskinkılınç

10/17/20241 min read

1957’de sinema dünyasına adımını atmış, Amerikalı ünlü yönetmen Sidney Lumet’in baş yapıtı niteliği taşıyan 12 öfkeli adam filmi; İkna kabiliyetinin iletişim üzerinde tesiri konusunu ele almış ayrıca birçok sosyoloji ve psikoloji çalışmalarına önayak olmuştur

“12 Sinirli Adam” filmi zamanının Amerikan hukuk sistemini yansıtan on iki yargı jürisinin gerçekleşmiş bir cinayet üzerine faili bulma sürecine şahit ederken aynı zamanda parmak bastığı konularla bizi düşünmeye sevk eder. Bu on iki jürinin on biri hem fikirken sekiz ’inci Jürinin olayı olagelen kalıp yargılardan arınmış bir şekilde ele alması sonrasında diğer jürilerle olan çatışmasını ve devamında kişileri ikna ediş sürecini ve bu süreçte yaşananları görüyoruz.

Vicdani ve ahlaki setleşmiş normlarımızı eleştiren bu film, sinema dünyasına kattıklarıyla ünlü olmakla beraberinde sadece bir set ile çekilmesiyle tiyatrosal sinema anlayışı ile sanat dünyasına farklı bir bakış açısı kazandırmasıyla “durum filmi” anlayışına farklı bir yaklaşım katmıştır nitekim “on iki öfkeli adam” filmi Reginald Rose’un “aynı” adlı oyunundan esinlenmiştir.

Sinematografik açıdan yaklaştığımızda Sidney’in yakın plan ve kamera açıları ile beraberinde kısıtlı ışık ve gölge kullanımı, içsel çatışmaları ile gerilimi seyircide yaşattırmakla kalmamış adeta seyirciyi filmin bir parçası haline getirmiştir. Daha derinlemesine baktığımızda,karakterlerin diyalogları esnasında konuşan kişiye göre değişen bir kamera açısıyla karşılaşıyoruz. Bu kamera açısı değişimi, karakterlerin hikaye ilerleyişindeki yerini -önemini- sembolize etmek için Sidney’in kişileştirdiği ve diğer eserlerinde de karşılaştığımız bir dahiyane alegori.

Ayrıca filmde hiçbir zaman bir isim ile karşılaşmıyoruz, bu kasıtlı yaklaşımın zannımca nedeni; hikayenin kişi, isim vb. Herhangi bir öznellikten bağımsız, içerdiği mesaj ve ana fikiri vurgulamak istemesidir. Tüm bunları ele aldığımızda bu filmin günümüze bile neden bu kadar başarısını koruduğunu anlayabiliyoruz